Tuesday, April 7, 2009

DOĞU KARADENİZ’DE TÜRKÇE, RUMCA/PONTOSÇA, LAZCA HALK ŞARKILARI VE BİR ÖLÜM DESTANI, aktari. Ömer Asan

DOĞU KARADENİZ’DE TÜRKÇE, RUMCA/PONTOSÇA, LAZCA HALK ŞARKILARI VE BİR ÖLÜM DESTANI
[Toplumbilim Dergisi, Mayıs 2001, 12. sayıda yayımlanmıştır.]

Ömer Asan

Bugün dünyanın her yerinde halk şarkıları söylendiğini biliyoruz. Yine de biliyoruz ki, farklı coğrafyalarda farklı şarkılar söylene gelmektedir. Yani her bölgenin kendine özgü gelenekleri, tavırları, gelenekleri var. Aynı etnik gruptan olduğu varsayılan ancak farklı coğrafyalarda yaşayan topluluklarda da böylesi farklılıklara rastlanmaktadır. Tersi bir durum da zaman zaman gözlenebilir; yani aynı coğrafyada farklı kültür gruplarına rastlayabiliyoruz. Doğu Karadeniz, bu açıdan incelenmeye değer bir alandır.
Bugün Karadeniz’de söylenen şarkıların belli bir ölçüsü vardır. Genellikle dörtlü mısra halinde ve her mısrası yedi heceden oluşmaktadırlar. İkinci mısra ile dördüncü mısranın son hecelerinin kafiyeli olmasına dikkat edilir. İlk iki mısra, son iki mısradan anlam bakımından bağımsız olabilir. Anlam bakımından bütünlük taşıyan dörtlü türkülerse çok daha duygulu ve etkileyicidirler. Örneğin:
E patsi nto nistazis E kız ne uyuklarsın
Mel ce vutero stazis Bal ve yağ damlarsınEla as horevume Gel horon oynayalımİse ti manas patsis Sen ananın kızısın(Of-Erenköy, Fuat Keskin)
Bu türkü, kız-erkek karışık veya karşılıklı yapılan horon esnasında bir kıza atılmıştır ve ilk iki mısra ile son iki mısra anlam bakımından birbirinden bağımsızdır. İlk iki mısra, son iki mısraya lirik ve etkileyici bir ayak oluşturmak, son iki dizeyi söylemeden önce dinleyicilerin dikkatini çekmek amacını taşımaktadır.Ey gidi Kazankıran Ey gidi KazankıranTa şonasis lömena Hep karların erimiş
Erthe i pşim eş eğven Geldi canım çıkıyor
Ta tsaruşa’m demena Çarıklar çözülmemiş(Of-Erenköy, Saliha Eroğlu)
Bu türkü ise, ilkyazın yaylaya çıkmakta olan köylülerin dik ve sarp bir yolu olan Kazankıran geçidi için söyledikleri bir dörtlüktür. Burada bütün mısralar anlam bakımından bütünlük taşımakta ve geleneksel kafiyeye/lirizme uymaktadırlar.
Genellikle her halk şarkısının/türküsünün kendi şiiri ve bestesi vardır. Oysa Trabzon ve civarında bir beste/hava üzerine binlerce dörtlük okunabilir. Burada türkünün ezgisi iki mısralık bir kalıptır ve her iki mısrada bir tekrarlanır. Bu tarzda okunan ve bugüne kadar söylene gelen türkülerin çoğu anonimdir.
Trabzon’da atma/çatma denen türkü geleneği bugün yalnızca Of ilçesinde sürdürülmektedir. Rumca ve Türkçe olarak sürdürülen bu gelenek genellikle oyun havası türündeki ezgiler eşliğinde söylenir. Kız-erkek karışık ve karşılıklı olarak veya erkek erkeğe, kız kıza oynanan oyunlarda da atışmalar yapılmaktadır. Rize ve çevresinde de atma/çatma türkü geleneğinin Lazca, Türkçe olarak halen sürdürüldüğünü biliyoruz.
Atma türküler tek yanlı olarak söylenir. Belli bir ezgi üzerinde grup halinde horon oynarken kendine güvenen bir kişi ritme uyarak karşısına aldığı bir başka kişiye doğaçlamadan kurduğu türküyü atar. Karşısındaki kişi de çalmakta olan ezginin ritmine uyarak kendisine türkü atanı yine doğaçlama yaparak yanıtlar. Burada yanıt değeri taşıyan kafiyeli/lirik dörtlükler kurmak önemlidir. Böyle bir yeteneği olmayan kişi, eğer kendisine türkü atılmışsa genellikle oyunu terk eder ya da sessiz kalarak horona devam eder.
Atışmalar kimi zaman dörtlü kimi zamansa ikili mısralar halinde yapılır. Horon halindeyken dörtlü, yarıştırma içinse daha çok iki mısralı atışmalar yaygındır. Atışmalara ezgi ve ritim organı olarak kemençe kullanılır. Bazen ayaklarla ritim tutulduğu da olur. Kemençe eşliğinde yapılan horonlar ve atışmaların süresi yoktur. Bir taraf pes edene kadar oyun devam eder. O nedenle bu konuda usta olmayanlar ya horona girmez ya da atılan türkülere yanıt vermez.
Atışmalarda genellikle bir konu tespit edilir. O konu üzerinde atışanlar mutlaka önceden birbirlerini iyi tanıyan veya teşhis eden kişilerdir. Bu tip atışmalarda bazen edep dışı söylemler kullanılsa da herhangi bir söz için sonradan kavga edilmesi gelenek dışıdır. Ortam gerginleşse de köyün büyükleri kavgaya izin vermezler. Bazen köyün yaşlıları atışmalarda kimin üstün olduğunu saptamak için hakem olurlar. O nedenle atışmalara giren kişiler atışma kuralları dâhilinde söylenecek her sözü veya hakareti hoş görmek zorundadırlar. Ancak her şeye rağmen bazı atışmalı oyunların sonunda silahların da işe karıştığına tanık olunmuştur.
Kız : Haçan horom ederumTitrer edep yerlerum
Erkek : Korkma duşerum deyiBen oni direklerum
Kız : Ben sana varmam derumOlan gağurun oğli
Erkek : Niçun varmazsın banaBi kariştur anderum(Of, Anonim)
Seyrek de olsa böyle edepsizce atışmalar olmuştur. Bu yüzden işin silahlı çatışmalara kadar gittiği söylene gelir. Ancak bugün böylesi atışmaların olması mümkün değildir.
Trabzon ve çevresi türküleri/halk şarkılarında sevgili ve cinsellik neredeyse ana konudur. Hem normal hem de atma türkülerinde bu iki konu çok sık kullanılır. Öyle ki, dağlar, yaylalar, köyler, yollar gibi yerler için söylenen türkülerin içeriğinde yine bu iki konu hakimdir. Trabzonlu bir ozan gördüğü her şeyde sevgilisini ve cinselliği anımsar dersek pek de abartmış olmayız. Ela as pame ela Gel gidelim gidelim
Na ftağumes mamulas Mamula toplayalım
Na inete stromatam Kırmızı yanaklarınKocino ta mağula’s Olsun benim yatağım(Trabzon, Anonim)
Son yıllarda Rize’de atma türkü dalında yarışmalar düzenlenmektedir. Yarışmalar Türkçe yapılmakta olup puanlama sistemiyle dereceler belirlenmektedir. Puanlamadaki ölçüler şöyle:
Konuyu işleme ve anlatabilmeKafiye uyumuTürküler arası zamanı iyi kullanmaSöz sanatı yapma (edebiyat)Hece ölçüsünü doğru kullanmaAyak değiştirmeSöylenen türküyü anlamlı yanıtlamaSerbest türkü söyleme
25 puan10 “10 “10 “10 “10 “20 “5 “
Önceden belirlenen seçici kurul toplam 100 puan üzerinden değerlendirme yaparak yarışma sonunda dereceye girenleri ilan etmektedir.
Araştırmacı Osman Naci Ak, atma türküleri Karşı Beri Atma Türkü başlığı altında inceler. Yaptığı incelemede atma türkü geleneğinin üç şekilde uygulandığını belirtir.
a) Şairlerden biri 7+7 li bir yarım türkü ile anlamlı bir söz söyler. Yani iki mısralı bir türkü atar, diğer şair aynı kafiye ve ikili mısra ile ona cevap verir.
60-70 yıl önce Gündoğdu’lu Topal Osman ile Güzelköylü Refik Tüylüoğlu’nun karşılaşması buna bir örnektir.
Refik : O Osman gözünü aç Ya ba karşında kim varOsman: Ben Kandemir oğluyum Karşımda Tüyloğlu varRefik : Tanır mısın onları Eskilerden kimler var
Osman: Baban Tüyloğlu Osman Deden Sarı Bayraktar
Refik : Onlar için olmadı Kapılara anahtar
Osman: Onlar tartardı ama Değildi iyi kantar
Refik : Zaten bizim pazara Kalmadı iyi dostlar
b) İkinci tür karşıberi atma türkü yarışma şekli. Şairlerden biri ikinci ve dördüncü mısraları kafiyeli bir türkü söyler. Diğer şair başka bir türkü ile ona cevap verir.
Buna ait örnek İkizdere ilçesinden alınmıştır. Kızı, anne ve babası sevdiği erkeğe vermez. Erkek başkası ile evlenir. Eski iki sevgili bir düğünde karşılaşır ve kurulan horonda karşılıklı atışırlar.
Kız : Dertlerimi bilema Türkilen diyeceğum Yemin ettum içümden Kimseyi sevmiceğum
Erkek: Kimse kandıramadı Anan ilan babanı Ben eşümden razıyım Sen kes benden gümanı
Kız : Ettüğüme pişmanım Hep saçımı kazıyım Biraz he desen bağa Kumaya da razıyımErkek: Hiç eyi gitmeyecek Habu işlerun soni Öyle bir şey olamaz Aklundan çıkar oni
c) Üçüncü tür karşıberi yarışma şekli Kesme Türkü denilen şekildir. Bu tarz türkü söylemeye Çayelinde bu ad verilir. Yarışma iki kişi değil, iki grup arasında yapılır. Taraf olan gruplardan biri birbiri ardına ikili mısralar halinde kafiyeli peş peşe türküler söyler. Her iki mısra karşı tarafça aynen tekrarlanır. Bu tekrar birinci gruba türkü düzme zamanı kazandırır. Bir müddet böyle devam eder. Beş on türküden sonra karşı taraf türküyü keser ve birinci grubun türkülerine cevap vermeye başlar. Bu cevaplar da karşı tarafça nakarat halinde tekrarlanır.Kesme türküye Çamlıhemşin’den örnek:
I. Grup : 1) Bir dert var yüreğimde Bilmem anlatsam nası
2) Pirik Ali sevdanın Gitmez yürekten pası
3) Yaşar Çalığa sorsan Sevdaluk olur nası
II. Grup: 1) Derler ki samanlıktır Sevenin sermayesi
2) İnan ki harap olur Eğer yoksa parası
3) Verip de alacağım Nedir başlık parası
4) Çok dolaştın peşine Havanı aldın nası
Rumca ve Lazca’da Atma Türkü
Bugün Rumca ve Lazca atma türkü geleneği neredeyse unutulmuş durumdadır. Bunun başlıca nedeni Rumca ve Lazca’nın artık yalnızca yaşlılar tarafından konuşuluyor olmasıdır. O nedenle derleme çalışmalarında yine halen Rumca ve Lazca konuşan yaşlı insanların anılarını, anımsamalarını kaynak olarak kullanmaktayız.
Hopa, Orta Mahalle'den Nuri Küçükler (Koçumişi Nuri), sevdiği kızı geçeceği yolda beklemeye koyulur. Biraz sonra önünden geçecek olan Latife’ye önceden kurduğu iki dörtlük türküyü atar (1943-Hopa):
Mele Mole golas ohoroskani Karşıda beride orta sırada evin Mig gegodu kaybana cohoskani Kim koydu o kaybana ismini senin
Megiğuras hısım ekrabaskani Bütün hısım akrabaların ölsünler
Domçvi do domhali guliçkimi Yaktın da kül ettin sevgilim beni
Kuledibis kogelagidgi ragi Kuledibinde sana tuzağı kurdum
Ma ek vare emyeris kogevagi Ben ordayım hep oraya alıştım
Skani sevdaluğis solen gevagi Senin sevdalığına nerden alıştım
Domavi do domhali guliçkimi Yaktın da kül ettin sevgilim beni (Nuray Küçüker, Maltepe/İstanbul)
Of- Çoruk köyünde eskiden köyün imamı ile hafızı horona girerler. Girmeleriyle atışmaları bir olmuş:
Tsano Hafız : Ey gidi Haci İmam Ey gidi Hacı İmam
Toz kadar u lepo se Toz kadar görmem seni
Hacı İmam : To cefalis tsepreya Kafan kel parlak
Ep’opan elepose Yukardan gördüm seni (Of-Erenköy, Ali Çakmak) Bir Destan
Çok eski değil, bundan 25 yıl öncesine kadar Trabzon'da ve Türkiye'nin birçok bölgesinde destan söylemek ve yazmak yaşayan bir gelenekti. Bugün de halen İstanbul'un bazı semtlerinde (Örneğin, Maltepe ilçesinde kör bir adam ve yanında yaşlı bir kadın sırayla ve sesli sesli destanlarını okuyarak para dilendiklerine tanık oldum.) bu gelenek sürdürülmektedir. Destan okurken belli bir kaide ve lirizme önem verildiği için şiire ve müziğe yakın bir dal olarak değerlendirilebilir. Ancak Trabzon’da kemençe eşliğinde destan okunduğunu bilmekteyiz. Örneğin, köyünü anlatan destanlar, gurbeti anlatan destanlar, aşkını anlatan destanlar gibi.
Şimdi örneğini vereceğimiz destan Sürmene'nin Okhşoho köyünden 150 sene evvel ölen Kirahmet'in kendisi için yazdığı ölüm destanıdır.
1) ey kiti Kazankıran ta şona s' in lömena
2) eşerte c' eğven ibşim ta tsaruşa m' δemena
3) yedi tane yastuka si raşam tüzemena
4) inekam ta ğarδela m' ula ine klömena
5) ta proğata si borda permenune emena
6) beşyuz tane koδona so tavan kremağmena
7) o şkilo miroloğay harde elep emena
8) ta kavrana si yoda ine efçeromena
9) erzailis pal bermen harte eper emena
10)günah uc işleyepsa o repis me t' emena
11)o horiyos as erte as lepune emena12) altiyuz baş proğata so kervan tüzemena
13) kukula to kabalak si yoda kremağmena
14) otuz tane anepsa hakleğune emena
15) i mana m' ce o ciri m' bermenune emena
16) so parhar ta staliya m' stekone kliδomena
17) elepune to hali m' ul kleğune emena
18) i mezare’m komeno ta perdeδas pizmena19)si raşam ta ilaçliya δemena yeraδas
20) to repi parakalo ela ebar emena
21) u boro na cimume t'ebana m' bonemena
22) ağu ta hastaluka o repis δi emena
Yüzelli sene evvel Okhşoholi Kırahmet'in ölüm beytini herges okusun ta ona göre gentine hazirluk yabsun, allahi bilsun. Fehirlenma insanoğlu, tema var mi ben kibin. Eser bir hafif rozgar savurur harman kibin.
Naklen yazan: Trabzon/Of'un Erenköy'ünden şair Mevlut Uzunlar, yaşı 82, tarih:20.12.1999
Destanın Tükçesi:
1) Ey gidi Kazankıran Hep karların erimiş
2) Geldi canım çıkıyor Çarıklar çözülmemiş
3) Yedi tane yastık Sırtımda dizilmiş
4) Karım ve çocuklarım Hepsi ağlamaklı
5) Koyunlarım kapıda Beni bekliyorlar
6) Beşyüz tane koyun çanı Tavanda asılıyor7) Köpeğim ağlıyor Beni görmek istiyor
8) Yağ teknesi odada İçleri boşaltılmış
9) Azrail de bekliyor Gelip alacak beni
10) Hiç günah işledim Allah da benimle
11) Bütün köy gelsin Görsünler beni
12) Altı yüz baş koyunum Kervan için dizilmiş
13) Kabalaktan kukulam Odamda asılıyor
14) Otuz tane torunum Hep ağlayacaklar bana
15) Annem ile babam Beni bekliyorlar
16) Yayladaki evlerim Kilitli duruyorlar
17) Halimi görmüyorlar Ağlamıyorlar bana
18) Mezarım kazılmış Perdeleri yapılmış
19) Arkamdaki yaralar İlaçlarla sarılı
20) Allaha yalvarırım Gel de al bu canımı
21) Uyuyamıyorum Vucudum ağrıyor
22) Bu hastalıkları Allah veriyor bana
Kaynaklar:
Ak, O. Naci, Rize Karşı Beri Atma türkü Yarışması, Rize Halk. Eğt. Yay., Rize, 1994Asan, Ömer, Pontos Kültürü, Belge Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 2000Küçüker, Nuray, Maltepe/İstanbulUzunlar, Mevlut, Trabzon/Of-ErenköyYanıkoğlu, B. Aziz, Trabzon ve Havalisinde Toplanmış Folklor Malzemesi, Kenan Matbaası, İstanbul, 1043

No comments: